Evliya Çelebi'nin seyahat rotası

TAKİP ET

Seyahatname ile 50 yıl süren 10 ciltlik tarihi gezi serüveninin rotasında kaybolmak için Evliya Çelebi'nin yolundan gidiyoruz; sizi de yanımızda götürüyoruz.

Evliya Çelebi, Seyahatnamesini yazarken gezdiği yerleri anlatmanın yanında, bahsettiği doğaüstü olaylarla da sıkça tartışıldı. Çelebi de, pek çok gencin kafasında olduğu gibi gezmek, dünyayı keşfetmek istiyordu. Sonunda pek çoğumuzun atamadığı o cesur adımı attı ve saraydan ayrıldı. 1630 yılında yola koyulan Evliya Çelebi, gittiği her yeri 50 yıllık gezi serüveninde kaleme aldı.

Evliya Çelebi seyahate âşıktı. İstanbul ve çevresindeki dolaşmalarına 1630’da, yani 19 yaşlarında iken başlamıştı. O zamana dek çok iyi bir eğitim hayatı olan Çelebi, okul dışında da özel hocalardan Kur’an, Arapça, güzel yazı, musiki, beden eğitimi ve yabancı dil dersleri alıyordu; bilgili ve kültürlüydü.

DÜNYAYI KARIŞ KARIŞ GEZDİ

Osmanlı İmparatorluğu’nun o dönemki sınırları içinde yer alan hemen hemen her yeri gezdi, savaşlara katıldı, birçok kez ölümle burun buruna geldi ama hayatta kaldı, bulduğu her fırsatta kaleme kâğıda sarıldı. Çelebi’nin gezdiği her toprak, tarihe ışık tutarak gerçek Osmanlı’yı görmemizi sağladı.

HOLLANDA’DAN SUDAN’A…

70 yılı aşkın bir hayat yaşamış ve bu ömrünün 50 yılını seyahatlerde geçirmiş olan Çelebi, Anadolu, Rumeli, Suriye, Irak, Mısır, Girit, Hicaz, Ukrayna, Romanya, Slovakya, Transilvanya, Moldovya, Avusturya, Macaristan, Polonya, Almanya, Hollanda, Bosna-Hersek, Dalmaçya, Güney Rusya, Kırım, Kafkasya, İran, Mısır, Habeşistan ve Sudan’a kadar gezdi.

MİRAS DEĞERİNDE SEYAHAT NOTLARI

Evliya Çelebi, Nil Nehri boyunca gerçekleştirdiği yolculuğundaki gözlemlerini altı metre uzunluğundaki haritayla ölümsüzleştirdi. Osmanlı’da gezip gördüklerini kaleme alan isim çok az. Bu yüzden Evliya Çelebi’nin her notu birer miras değerinde.

BİRİNCİ CİLT: İSTANBUL’DAN BURSA’YA

Gezdiği ülkelerin yeme içme alışkanlıklarını, ekonomisini, giyim şeklini, coğrafi durumu, dili, gelenek ve görenekleri hakkında ilginç bilgiler veren âlim, gözlemlerini bu eserinde tarih ve yer belirterek yazdı. Evliyâ Çelebi ilk faaliyeti olan İstanbul gezileri neticesinde başlı başına bir İstanbul tarihi sayılabilecek Seyahatnâme’nin birinci cildini yazdı.

İKİNCİ CİLT: İLGİNÇ HİKÂYELERDEN...

İkinci ciltte Bursa ve Mudanya’yı anlatan Çelebi, Trabzon, Batum, Girit, Erzurum, Azerbaycan ve Gürcistan gezilerine yer veriyor. Çelebi’nin Seyahatnamesinde dikkat çeken bir diğer nokta da, kaleme aldığı doğaüstü ve abartılı olaylar. Kimi zaman başından geçen korkunç bir hikayeyi anlatan Evliya Çelebi, kimi zaman akıl almaz gerçeküstü olaylardan bahsediyor.

Bir notunda İstanbul’a dönerken Karadeniz’de korkunç bir fırtınaya yakalandığından bahsediyor. Kendi ifadesine göre üç gün, önce geminin bir sandalı, sonra da büyük bir tahta parçası üstünde ölümle pençeleştikten sonra, bugünkü Bulgaristan kıyılarına çıkıp canını kurtardığını anlatıyor.

Bir başka olayda ise Karakancolos gecelerinde ortaya çıkan ve insan kanı içen cadılar olduğu yazıyor. Anlatılana göre, bazı gecelerde cadılar musallat oldukları kişinin kanını içip hasta oluyorlardı.

3.CİLT: OSMANLI’NIN KÜLTÜRÜNÜ BİZLERE AKTARIYOR

İstanbul’u karış karış gezen Çelebi, üçüncü ciltte han, hamam, medrese, cami ve sokakları tek tek bizlere aktarıyor. İstanbul’un ardından rotasını Bursa’ya çeviren Çelebi üçüncü cildinde Şam - Suriye, Filistin - Urmiye, Sivas, El-Cezire, Ermenistan, Rumeli, (Bulgaristan ve Dobruca)hakkında yazılar kaleme aldı.

İRAN’DAN VARNA’YA…

Dördüncü ciltte İstanbul’dan Van’a kadar yol üzerindeki bütün şehir ve kasabalar; Malatya, Diyarbakır, Mardin, Sincar, Bitlis, Ahlat. Evliya Çelebi’nin elçi olarak İran’a gidişi, beşinci ciltte ise Trakya bölgesinden bahsediyor; Varna, Gelibolu, Belgrad, Üsküp, Sofya hakkında yazılar görüyoruz.

ALTINCI CİLT: BİRİNCİ DERECEDEN TARİHİ KAYNAKLAR

Altıncı ciltte Avrupa’ya açılan Çelebi başta Almanya ve Macaristan olmak üzere birçok ülkeden şehir notlarına şahit oluyoruz; Transilvanya seferi, Arnavutluk’a gidiş, Macar seferi, , Almanya, Hersek’e gönderilmesi, Ragusa seyahati, Karadağ seferi, Kanije seferi, Flemenk’e ve Baltık Denizi’ne kadar gitmesi anlatılıyor. Evliya Çelebi zamanında mevcut olup da bugün bulunmayan köyler, kasabalar, camiler, mezarlar hakkındaki satırları birinci derecede kaynak değerini taşıyor.

KIRIM, GİRİT, SELANİK…

Yedinci cildi Avusturya, Kırım, Dağıstan, Viyana, Budapeşte gibi ülkeler seyrediyor. Sekizinci cilde baktığımızda Çelebi, Yunanistan üzerinden Arnavutluk ve Manastır, Kırım, Girit, Selanik, Rumeli gibi yerleri ziyaret ediyor.

DOKUZUNCU CİLT: EGE VE AKDENİZ KIYILARI

Dokuzuncu ciltte Ege ve Akdeniz kıyılarını (Kütahya, Afyon, Manisa, İzmir, Sakız Adası, Kuşadası, Aydın, Amasya, Tire, Denizli, Muğla, Bodrum, Ege adaları, Isparta, Antalya, Alanya, Karaman, Silifke, Tarsus, Adana, Maraş, Antep, Kilis, Urfa, Rakka, Halep, Lazkiye, Şam, Beyrut, Sayda, Safed, Nablus, Kudüs, Medine, Mekke) benzersiz bir şekilde işleyen Çelebi, ülkemize bizi tekrardan hayran bırakıyor. Son cildinde Mısır’a doğru yola koyulan gezgin Evliya, seyahatinin biteceğinden habersiz, son satırlarını bize aktarıyor.

SON SEFER MISIR’A

Mısır ve Sudan seferlerinde son bulan seyahati sonucu kalemi bırakıyor. Çelebi’nin gezmek için gittiği son yer Mısır oldu ve 1682 yılından sonra vefat etti. Evliya Çelebi’nin ne zaman öldüğü, nerede gömülü olduğu tam olarak bilinmiyor. Evliya Çelebi hayatı boyunca hiç evlenmedi. Tam anlamıyla 50 yıl boyunca hayatını gezip, görmeye adayan Çelebi’nin seyahat notları, bizlere aktardığı bilgilerin her satırı, birer altın değerinde. Evliya Çelebi gezdiği yerlerde gördüklerini, duyduklarını yalnız aktarmakla kalmamış, onlara kendi yorumlarını, düşüncelerini de katarak gezi yazısına yeni bir içerik kazandırmıştı.